Haber
June 14, 2012

NCR-01 [Gündem]: İstanbul’un gündeminde tasarım var mı?

NCR-01 sayfaları, New City Reader – İstanbul Proje Koordinatörü Benan Kapucu imzalı bir metin.

Müthiş enerjisi, çok katmanlılığı ve çok kültürlülüğüyle dünyanın gözü İstanbul’un üzerinde. İstanbul’da sahne alan tüm tasarım buluşmaları, etkinlikler, sergiler ve tartışma platformlarında hep aynı söylemlerin izini sürüyoruz: Kentin yaratıcı enerjisini harekete geçirmek ve ‘yepyeni bir dille’ küresel tasarım ağının bir parçası olmak. Peki, inanmaya her zaman hazır olduğumuz ‘mitlerle’ gerçek olgular arasında ne kadar bağlantı var? Elitist çevreden uzaklaşıp gündelik hayata indirgediğimizde, tasarım gerçekten İstanbul’un gündeminde mi?

Medyanın söylemi gündelik hayat ile kurulan bir retoriktir. Yayınların genel durumuna baktığımızda, o ülkenin ya da kentin mimarlık ya da tasarım kültürünü ne kadar içselleştirmiş olduğuna dair fikir edinebiliriz. Tasarım ve mimarlık yayıncılığı Türkiye’de sorunlu bir alan. Basın mesleği dışında farklı ticari faaliyetlerle uğraşan medya patronlarının siyaset ve ekonomi çapraz ilişkileri, yayın politikalarında da son derece belirleyici. Popüler kültürün etkisinde olan ana akım medya, özellikle dekorasyon dergilerinde tasarım konusunu tüketim ve yaşam stili olarak ele alırken, sayfalarında sorgulayıcı, eleştirel ve karşı duruş sergileyen ifade biçimine çok daha az fırsat tanımakta. Derin bir düşünce üretiminden uzak, kitle kültürünün manipülatif karakteriyle biçimlenmiş, ‘okumanın’ değil ‘bakmanın’ yüceltildiği bir sistemden söz ediyoruz.

Tasarım ve mimarlık hakkında yazan çizen, söz söyleyen çok kişi olmakla birlikte, çok azında eleştirel bir tavır gözlenmekte. Bunun tabii ki en açık nedeni, yayınların çoğunun sürekliliklerinin satış ve reklama bağlı olduğu ticari yayınlar olması. Yayıncılar ve editörleri de kendilerini besleyen sisteme dil uzatamıyor. Haber ve bilgi arasındaki sınırlar artık daha muğlak. Bilgi vermekten ve eleştirel bakış açısından uzaklaşan medya, popülerleşmesinin sebebi olarak reklam ve baskı sayısını adres gösteriyor, hedef kitle beklentisine cevap verdiği gerekçesiyle sorumluluğunu okuyucuya ya da izleyiciye transfer ediyor [i].

Türkiye’de geleneksel medya mitolojideki Erysichthon gibi sonunda kendini yiyen bir canavara dönüşürken, ana akım dışında kalan kimi mimarlık dergilerinin, akademik yayınların ya da gazetelerin düşünsel bilgi birikimine katkıda bulunmakla birlikte mimarlık ve tasarım ortamını manipüle etme gücü yok. Arkitera, Yapı Endüstri Merkezi, Tasarım Yayıncılık ve XXI dergisi ile aylık YeniMimar gazetesinin yayıncısı Depo mimarlık ve tasarım yayıncılığının ilk dörtlüsünü oluşturuyor. Arredamento Mimarlık, Boyut yayınlarının prestij dergisi; Dexigner ve Mimdap gibi dijital platformlar ise kendi gücüyle ayakta kalmaya çalışıyor. Eleştiri odaklı bir dergi söylemiyle yayın hayatına başlayan İngiliz kökenli Icon dergisi ise iki yıl süren bir yayın hayatının sonunda makus talihine yenilerek dergicilik tarihinin karanlık sayfalarına gömülmüş durumda.

Roland Barthes’ın tüketim kültürünü tariflediği gibi ‘çağdaş mitler (söylenler)’ ürettiğimiz günümüz dünyasında, bu sürecin kurumsal ortamlarını oluşturan yayınlar da ‘tasarım kültürünün değil tasarım mitinin oluşturulması’ için çalışıyor [ii]. Görseller yoluyla ‘heyecan’ ve ‘duygu’ uyandırmaya yönelen yayınlar da bize sunulan bu mitin bir parçası. “Mimarlığı kitaplarda göstermenin bir yolu yok. Kelimeler ve çizimler sadece iki boyutlu bir sayfa alanını kaplar, gerçek bir mekan deneyimi veremez” diyen Bernard Tschumi’nin de söylediği gibi mimarlık dergilerinin ve yayınların da asıl işlevi mimarlığın reklamını yapmak ve okuyucuyu inandırmak.

Yeni teknolojiler kişilerin paylaşım platformları oluşturmasına ve kişisel yayıncılık yapmasına olanak sağlıyor, TAG Platformu gibi aktivistler, blogcular her geçen gün sesini biraz daha yükseltiyor. Sponsor destekli sektörel dergiler, dijital yayınlar ve bloglar da gündem oluşturabilir, kendi içine kapalı elitist bir grubun dışına çıkarak daha geniş bir kitleye ulaşabilir ama henüz yeterince eleştirel bir tavıra sahip değil. Sonuç olarak bloglar, mimarlık ya da tasarım üretiminin daha nitelikli bir hale gelmesine katkıda bulunamıyor.

İşin aslı şu ki reel olanla, sunulan arasında ciddi bir fark var. İster popüler kültür, ister elit kültür içinde olsun, Türk toplumunda mimarlık ve tasarım, tartışılmakla beraber kamusal alana yayılan, hayatın içine nüfuz eden bir olgu değil. Hal böyleyken, kamusal alanda ortak ve doğru bir algı nasıl yaratılabilir? Biraz paradoksal bir önermeyle diyebiliriz ki, Türkiye’de mimarlık ve tasarımın kültürel boyutuyla algılanmasını sağlamakta iş yine medyaya düşüyor. Ama reklamverenlerle kurulan çapraz diyaloglardan tam anlamıyla soyutlanmış, tarafsız ve katılımcı bir medya [iii].

Bienal sadece sergilerle değil, yayınıyla da ‘demokrasinin mekansal pratiğini’ yapma yolunda. İstanbul Tasarım Bienali’nın sokak gazetesi olan New City Reader, bağımsız blogların ve sosyal medya paylaşımlarının ötesinde tasarım olgusunun kamusal alana indirgenmesi ve farklı alanlardan gelen fikirlerin tartışılması açısından ilginç bir deneyim öneriyor. Çin devriminin eseri dazebao’larda olduğu gibi, gerçeklerin ve olguların ‘sokak yazılarıyla’ yüksek sesle aktarıldığı bir kamusal alan gazetesi. ‘Bakmak’ için değil ‘okumak’ ve paylaşmak için. Farklı katılımcılardan gelen bilgilerin bu duvar gazetesi yoluyla demokratik bir ortama akışı eleştirel kültürü harekete geçirmek adına neden itici bir güç olmasın ki!

Jürgen Habermas’ın kamusal alan kavramı gerçek olamayacak kadar ideal bir ortamı anlatıyordu. Onun bu idealini modern zamanlara taşıyıp, ana akım medya gibi kamusal alanın eski oyuncuları hala varlığını sürdürürken bile ortak bir konsensusa varmanın yeni bir yolu bu. Zihin açıcı düşünsel platformlara gerçekten ihtiyacımız var. Daha geniş bir kitle için daha akıllıca yazmalıyız. Bizim ‘baştan çıkarıcı’ ve cilalı imajlarla dolu daha çok sayıda yayına değil, daha fazla eleştirelliğe ihtiyacımız var.

– Benan Kapucu

[i] Yaylalı, Hale; Kapucu, B ve L.N.E. Arıburun, “Kriz Bağlamında Türk Tasarım Medyasının Gelişimi ve Sorunları”, İTÜ IV. Ulusal Tasarım Kongresi: Tasarım veya Kriz Bildiri Kitabı, İstanbul, 8-10 Ekim 2009 / der. H.Alpay Er [ve öte.] İstanbul: İTÜ Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü, 2009.

[ii] Bağlı, Hümanur. “Türkiye’de Tasarım Söyleminin Oluşturucusu ve Dönüştürücüsü Olarak Basın, III. Ulusal Tasarım Kongresi: Türkiye’de Tasarımı Tartışmak Bildiri Kitabı, İstanbul, 19-22 Haziran 2006 / der. H.Alpay Er [ve öte.] İstanbul: İTÜ Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü, 2006.

[iii] Kapucu, B. ve L.N.E. Arıburun, “Tasarım Kültürü Aktarımında Yayıncılığın Rolü”, III. Ulusal Tasarım Kongresi: Türkiye’de Tasarımı Tartışmak Bildiri Kitabı, İstanbul, 19-22 Haziran 2006 / der. H.Alpay Er [ve öte.] İstanbul: İTÜ Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü, 2006.

paylaş

Cevapla

You must be logged in to post a comment.