Haber
December 17, 2012

NCR-07 [Ekoloji]: Kahraman Bostan Dönüşen İstanbul’a Karşı

yazan

Boğaçhan Dündaralp, New City Reader’ın 7. sayısı Ekoloji için Kuzguncuk Bostanı’nın hikayesini yazdı:

İstanbul son 10 yıldır,belki de küresel kapitalizm ve neoliberal politikalar pençesindeki pek çok kent gibi, kent peyzajının dönüştürüldüğü, yeniden üretildiği bir sürecin içinde. Bu süreç yalnızca fiziki değil; sosyal ve ekolojik açıdan kent parçalarını yeniden tanımlıyor, biçimlendiriyor. Özel mülkiyeti, tüketimi, otoriter yapılaşmayı öncelikli hale getirerek kamusal alanları tehdit eden ve tehdit etmekle de kalmayıp TOKİ gibi mekanizmalarla kamusal alanları özel mülkiyetlere dönüştüren, kentin doğal kaynaklarını yok eden; sosyal ayrıştırma ve yerinden etme mekanizmalarının işlediği bir ortam.Sosyal ve ekolojik krizlerin kaynağı haline gelen bu ortamda ‘tasarım’, ‘yer’in kendi gerçekliğini yok sayan, yoğun estetizasyon ve yeniden işlevlendirmeyle olageleni meşru kılan bir araç gibi; ‘tasarımcı’ da yaratıcılığı bu yönde teşvik edilen pasif ve uzlaşmacı bir rolde kullanılmaktadır.
Kentli olma haklarının ihlal edildiği,birbirinden izole edilmiş, tüketim odaklı, yapay ve homojen peyzaj fragmanlarına dönüşmeye başlayan bir kentiçin kuşkusuz en çarpıcı sonuç, kentlerde alternatif yaşam ve özgürleşme olanaklarının giderek yok edilmesidir. ‘Yer’ duygusunun hissedilebildiği,kendine göre bir hayat ritmi, yaşama biçimi olan, katmanlı, üretken kent peyzajlarının tıpkı kentin doğal kaynakları gibi kaynaklarından kopartılması,yok edilmesi giderek artmaktadır. Kentler kendi kültürel birikimini doğurduğu devinim ve zenginliklerini, etkileşime dayalı ağları ve üretkenliklerini kaybetmektedir.

Kuzguncuk Bostanı’nın hikayesi böyle bir ortamdaki direniş mücadelesidir. Bu hegemonik kent peyzajı üretiminde gücünü ‘yer’ den alan kendi kültürel ve sosyal birikimini kullanarak; kendinin ve kentinin doğal kaynaklarından biri olan ‘bostan’ını korumaya çalışan Kuzguncukluların hikayesi…

İstanbul – Kuzguncuk
Kuzguncuk; İstanbul’un yoğun yapılaşma, sürekli ve hızlı dönüşüm trafiğinden ya da sondönemlerdeki kentsel dönüşüm adı altında yapılan tepeden inme ‘soylulaştırma’, ‘yerinden etme’, ‘değer arttırma’ gibi kentsel operasyonlardan kendini koruyabilmiş, ‘yavaş’ dönüşüm yaşayan, otantik varoluşunu, dokusunu, karakterini koruyarak gelişen, İstanbul’da kalan belki de tek boğaz köyü. “Bunu nasıl başarıyor?” sorusunu sorarsak, bunun iki tane temel yanıtı var. Birincisi İstanbul’daki topoğrafik konumu.Bir yanda Fethipaşa Korusu, diğer yanda Nakkaşbaba Mezarlığı arasında bir vadiye yerleşen köy, Bağlarbaşı tarafında arka uçtaki kentsel gelişmeden kısmen kendini topoğrafik sınırlarla yalıtabilmiştir. Bu sınırlar içindeki fiziksel-karakteristik dokusu ‘sit alanı’ kapsamında da korununca; yıkılmadan yenilenerek varolmayı zorunlu kılan alçak katlı, eski eser ağırlıklı bir doku olarak konumunu sürdürebiliyor. İkincisi, bu doku sayesinde 1980’lerden başlayarak ciddi bir entelektüel göç alarak buradaki doku hem yenileniyor hem de yaşayanlar anlamında yeni komşuluk ilişkileri üretiyor. Bu entelektüel göç, gün geçtikçe artmasına rağmen hızlı bir dönüşümle değil; müzakere, karşılaşma, kabullenme, karşılıklı birbirinin varlığını kabul ederek ilerleyen bir süreçle gerçekleşiyor. Bu nedenle neo-liberal ekonomilerle üretilen hızlı kentsel dönüşümlerde olduğu gibi alt-ekonomiyi, ekonomik dengesizlikleri, komşuluk ilişkilerini ortadan kaldıran, bölgeler arası ekonomik göstergeleri uçlara taşıyan ayrışmalar burada gözlemlenmiyor. Onun bu koşullarda İstanbul gibi hızlı dönüşümün yaşandığı bir kentte kendi kimliğini koruyarak ağır evrimleşmesi; bir taraftan kentleşme ile kaybedilen pek çok olgunun hala varolabildiği bir yaşam alanını temsil etmesini sağlıyor, diğer taraftan da onun bu kimliğini gözler önüne sunan TV dizileri, reklamlar sayesinde de bir turistik cazibe merkezi haline geliyor.

Kuzguncuk – Bostan
Bostan, ‘namı diğer İlya’nın Bostanı’ ise bu kentsel doku içinde kalan, son yeşil boşluk olarak hem yerel yönetimler, hem de ekonomik iktidarların İstanbul’un hızlı kentsel dönüşümünün Kuzguncuk’taki anahtarı olarak her 10 yılda bir gündeme taşınıyor. Bostan olarak korunması gerekli bu alan; İmar Planlarında 1980’lerin ikinci yarısında yapılan oynamalar sonucu bunlara karşı açılan davalar gibi hukuki düzlemlerde de verilen savaşlarla, 1990’da ve 2000’de buradaki bilinçli yerel oluşumlar sayesinde korunabilmiş ve 2010’da tekrar bu alan üzerindeki planlar gündeme gelmiştir. 2012’de mülkiyet hakkını elinde tutan Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafındanbostan alanını kaplayan, kitlesi ve programı ile uyumsuz, kamusal kullanımlara kapalı birözel okul projesi hazırlatılarak hayata geçmesi için bir girişimde bulunulmuştur.Kuzguncuklular bu girişim sonrasında bir taraftan hukuki, bir taraftan sosyal (şenlik, ortak üretim, çeşitli workshoplar, farklı medya üretimleri), bir taraftan da alternatif bir proje üreterek hazırlatılan projeye karşı çıktılar.

Alternatif olunan projenin hem yapısal durumuna hem de kentteki bir alanın ‘değer’ine ilişkin bugünün kent politikaları, kentleşme modelleri üzerinden yeni bir müzakere alanı açılarak, bu alana ilişkin yaklaşımların ‘tek bir model’ üzerinden yapılamayacağını göstermeye çalıştılar. ‘Mülkiyet hakkı’ndan çok ‘kullanım hakkı’na odaklanarak, tarafları yeni bir müzakere alanına taşımaya çalıştılar. Bu çaba ile Bostan’ın sahip olduğu değerleri kaybetmeden yaşatılabileceği alternatif modellerin de mümkün olabileceğini ve bu yönde ortak bir çaba içine girebileceklerini gösterdiler.
Tüm proje onay süreçlerin takip eden, kurumlarla iletişimini kaybetmeyen Kuzguncuk İttifakı sürekli tetikte ve proje ile ilgili gelişmeleri izlerken; 28.06.2012’de Kültür Ve Turizm Bakanlığı, İstanbul 6 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, Kuzguncuk bostanında yapılmak istenen ilköğretim tesis alanı yapılaşma başvurusunu; programı ve yapı kütlesi nedeni ile Kuzguncuk mimari dokusuna uyumlu olmaması gerekçesiyle uygun olmadığına, ayrıca parsel içinde tespit edilen bostan havuzunun korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilerek koruma grubunun 2.grup olarak belirlenmesine karar verdi.

Kuzguncuklular bu kararla biraz nefes aldılar, zaman kazandılar ancak süreç de direniş de bitmiş değil.

İlgilenenler için: http://bogachandundaralp.wordpress.com/?s=bostan

paylaş

Cevapla

You must be logged in to post a comment.