Haber
November 9, 2012

Köprü Kent’in Fotoğrafları

yazan


Fotoğraflar: Ömer Kanıpak

paylaş
November 9, 2012

Haliç Merkezi Projesi – Ömer Kanıpak’ın “Köprü Kent” Müdahalesi

yazan


Fotoğraf: Ömer Kanıpak

Küratörlüğünü Maurizio Bortolotti’nin üstlendiği Haliç Merkezi, Galata Rum İlköğretim Okulu ana salonunda, Adhocracy içinde özel bir proje olarak ve sergiye ilham kaynağı olan eserleriyle Yona Friedman’a saygı duruşu mahiyetinde sergilenmektedir. Fransız-Macar mimarın İstanbul şehri için ilk kurgusu olan Haliç Merkezi projesi, Friedman’ın mega şehirleri, 19. Yüzyıl ulusal kimlik ve sınır gibi kavramların ötesinde, kıtalar içindeki iletişim ağları gibi gören genel algısına nüfuz eder. Friedman’ın çalışmaları ayrılmaz şekilde iletişim ile bağlantılı olduğundan, Friedman’ın girişimiyle diyaloğa girmek için, Haliç Merkezi, Tomás Saraceno, Boğaçhan Dündaralp, Ömer Kanıpak, Cevdet Erek ve Gabriele Basilico gibi birkaç sanatçı ve mimarın davet edildikleri bir platform olarak düşünülmüştür.

Ömer Kanıpak’ın “Köprü Kent” Projesi

“Bir mekanizma olarak kent labirentten başka bir şey değildir: Engellerle ayrılmış kalkış ve varış noktalarının konfigürasyonu.” Yona Friedman, Architecture Mobile, 1960
Galata Köprüsü eski İstanbul’un iki önemli ticari merkezini birbirine bağlayan, yaya ve araçların bir yakadan diğerine geçmesini sağlayan salt bir köprüden fazlasıdır. Ticari ve rekrasyonel hayatı barındıran dünyadaki sayılı bir kaç strüktürden birisi, farklı zamanlarda farklı seviyelerde kullanılan şaşırtıcı bir kentsel entstrümandır. Araç ve tramvayın yer aldığı kotun altında aynı genişlikte bölümlere ayrılmış mekanlar yüksek kiralar yüzünden sadece tek bir fonksiyona ev sahipliği yapabilmekteler. Aşağı yukarı aynı kalitede yiyecek ve içeceği sunan balık restoranları olarak işletilen bu bağımsız birimlerin mekanları kullanma şekilleri ve farklı dekorasyonları ile Galata Köprüsü canlı ve heterojen bir karışıma dönüşür. İnsani müdahalelerin doğaçlama esnekliğinin böyle katı bir strüktürde bile sergilenebiliyor olması Yona Friedman’ın takdir ettiği gibi sıradan insanların fiziksel çevreyi beklenmedik bir yaratıcılıkla şekillendirme kapasitesinin bir ispatı olmalı. Bu nedenle Galata Köprüsü’nün Friedman’ın “Mobil Mimarlık” ya da “Mekansal Şehir” teorilerinin vücuda gelmiş bir hali olduğunu iddia etmek yanlış olmaz.

Köprü üzerinde iki tarafta toplam yaklaşık 40 bağımsız restoran bulunmakta ve vardiyalar da göz önüne alındığında bu restoranlarda 600 ila 800 kişinin maaşlı çalıştığı tahmin edilmekte. Üst katı kullanan amatör balıkçılar, işportacılar ve sokak satıcılarını da hesaba kattığımızda Galata Köprüsünün her gün binden fazla kişiye çalışma mekanı olarak hizmet verdiği söylenebilir. Bu proje ile Galata Köprüsü’nde çalışanların köprü ve evleri arasındaki günlük ulaşım rotaları haritalandırılması amaçlanmıştır.

Anketler: Kübra Aygör, Berk Büyükyanbolu, Deha Koygun, Ahmet Makca
Haritalama: Özgün Gürsürer
Proje: Ömer Kanıpak | Mimar | İstanbul, Kasım 2012

paylaş
November 5, 2012

NCR-06 [Endüstri] – Açlığı Sanayiyle Bastırılan Yeni Konut Bölgeleri

yazan

New City Reader “Endüstri”, Ayşe Çavdar ve Şevin Yıldız söyleşisi

Ağır sanayisi taşınan İstanbul’un “light” sanayiyle ilişkisinde de bir stratejik planı yok. Hızla çoğalan konut siteleri, kent merkezini boşaltmak için çeperde kurulan organize sanayi bölgelerini de içine alarak büyüyor. Başakşehir –İkitelli aksı bu değişimi kuzeydeki doğal sınırları esneterek çok yoğun hissedecek.

Şevin Yıldız: Başakşehir araştırmanı yaparken Başakşehir ve çevresinde yeni kurulan konut yerleşimlerinin, hemen güneyde Avrupa Otoyolu ile doğuda Atatürk Bulvarı arasında kalan sanayi bölgeleriyle ilişkisine baktın mı?

Ayşe Çavdar: Aslında bakmak zorundaydım. Çünkü Başakşehir’in varlık ve devamlılık sebebi bu bölge. Şöyle ki: Başakşehir daha Dalan döneminde İkitelli Organize Sanayi Bölgesi’nde çalışacak işçiler için sosyal konut projesi olarak şekillenmeye başlamıştı. Nurettin Sözen döneminde biraz daha şekillendi. Ama finansmanın bulunup hayata geçirilmesi Tayyip Erdoğan döneminde oldu. Dolayısıyla bu bölgede oluşan konut stoğunun ortaya çıkış noktası zaten bu sanayi bölgesiydi. Başakşehir’i bugünkü yüksek profile sıçratan ise yine İkitelli’nin yanı sıra Bayrampaşa, Bağcılar gibi bölgelerde oluşan sanayi bölgeleri ve bu bölgede post-gecekondulaşmadan kaçan ahalinin yeni ve nezih konut arayışı oldu.Kabaca özetlemek gerekirse bu sanayi bölgelerinde ortaya çıkan artıdeğer Başakşehir gibi bir bölgede konut yatırımına dönüştü.Fakat bu sanayi bölgelerinin içeriğinde ne var dersen, buna henüz bakma fırsatım olmadı. Başakşehir’e dediği kadarıyla bilebiliyorum ancak.

[ devamını oku ]

paylaş
November 5, 2012

Yaratıcı Film Gösterimleri

yazan

paylaş
November 2, 2012

NCR-06 [Endüstri] – Endüstri Mirasını Kente Katan Ortak Akıl

yazan

Pınar Gökbayrak’ın NCR06 [Endüstri] için yazdığı makale

Fotoğraf: PAB

İstanbul’da son yıllarda giderek ivmesi artan inşaat faaliyeti, kentin makroformunu kısa sürede eskisini unutturacak denli dönüştürdü. Bu büyük ölçekli dönüşümü imkanlı kılan en önemli faktörlerden biri de, vakt-i zamanında kent çeperinde kurulan ancak artık kent merkezinde kalan endüstri alanlarının desantralizasyonu oldu. Cumhuriyetin kuruluş yıllarında sanayi devrimi yapma hedefiyle kurulan işletme ve fabrikaların fiziki yapıları da bir o kadar dinamizm vaat etmiş, döneminin önemli mimar ve mühendislerinin elinden çıkmıştı. Bugün tüm umursamazlıklara rağmen hala zengin bir endüstri mirasına sahip İstanbul’da son otuz yılda yaşanan dönüşüme bakıldığında, boşalan endüstri yapılarının geniş parsellerinin büyük ölçekli yatırımları mümkün kıldığı ve dolayısıyla kentin makroformu ile birlikte sosyal ve fiziki organizasyonunu dahi dönüştürecek ölçekte olduğu gözlenir.

[ devamını oku ]

paylaş
November 2, 2012

Rastgele Buluşmalar – Columbia Üniversitesi GSAPP ile Adhokrasi Semineri

yazan


GSAPP Promiscuous Encounters

paylaş
November 2, 2012

NCR-06 [Endüstri] – Bacalı Endüstriyi Kültürel Endüstrilere Dönüştürecek Vizyonumuz Var mı?

yazan

New City Raeder’ın “Endüstri” başlıklı altıncı sayısı için Ayça İnce’nin yazdığı metin

Fotoğraf: Ömer Kanipak

Gün geçtikçe daha da devleşen mega-kent İstanbul’da yer alan endüstriyel sitler kent için birer fırsat oluşturuyor. Kent büyüyüp kalabalıklaştıkça değerleri artan bu yapılar ve çevresindeki alanların nasıl değerlendirileceği önem kazanıyor. Sanayi devrimini ve desentralizasyonunu yaşamışülkelerdeki Tate Modern(Londra), Battery Park (Newyork), Ruhr Havzası (Essen) gibi örnekler bu alanların kullanımlarında kültür ve yaratıcı endüstrilerin öne çıktığını gösteriyor.

İstanbul, sahip olduğu kültürel ve endüstriyel mirasa karşın sınırlı sayıda kültürel etkinlik ve hizmetler için inşa edilmiş mekâna sahip. Bu konudaki eksikliği tespit eden sivil toplum kurumları, çoğunlukla satışı mümkün olmayan endüstriyel mirasları yeniden değerlendirmek üzere sundukları projelerle başıçekti. 1990’ların başında ilk girişimi, İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı (İKSV), İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB)’sine ait olan Feshane’yi modern sanatlar müzesine dönüştürmek için yaptı. Ancak iki yıllık restorasyonun ardından, 2. İstanbul Bienali’ne de ev sahipliği yapan mekânın İKSV’ye devri, açılacak müzenin yönetimi konusunda dönemin Belediye Başkanı Nurettin Sözen’le anlaşmaya varılamamasıüzerine iptal edildi.

[ devamını oku ]

paylaş
October 31, 2012

Adhokrasi Projeleri, De Carlo’yu Yeniden Okumak

yazan

GDC, Bir Direniş ve Katılım Tarihi _AUTLAB tarafından
Natalia Agati, Daniele Burattini, Emanuele Caporrella, Olimpia Fiorentino, Daniele Presutti, Renzo Sgolacchia.


1968 yılında Milan’da gerçekleştirilen 14. Trienal. GDC, Sergi dışında öğrenciler ve işçiler ile tartışıyor.

Giancarlo De Carlo (Cenova, 1919 – Milan, 2005) İtalyan Direnişi sırasında, Modern Hareket’in “öncüleri”nin çalışmaları ile mimariye yaklaşan bir partizandır. Bu deneyim siyasi vizyonun yanı sıra tüm üretiminde önemli izler bırakmıştır. Team X’in bir üyesi ve Katılımcılık Mimarı olarak bütün dünyada tanınır. Mimar, şehir planlamacısı, profesör, editör ve bir entelektüel olan Giancarlo, Domus dergisinde ilgi alanlarının “Üniversiteden kara deliklere” kadar değişiklik gösterdiğini belirtmiştir.

Bir Şehir Planlama Dersi

Una Lezione di Urbanistica, 1954. Kısa filmden kareler

1954’te Milano’da gerçekleşen 10. Trienal Sergisi sırasında, GDC, Carlo Doglio ve Ludovico Quaroni seyirciye üç tane kısa film sunumu yaparlar: Çağdaş şehirlere dair geliştirdikleri yenilikçi ve yaderk bakış açısıyla, neo-modern hareketin karşısında konumlarını ortaya koyarlar. Özellikle, Una Lezione di Urbanistica, teknisyen ve uzmanların basmakalıp yaklaşımından kaynaklanan sorunların ironik bir eleştirisidir. Amacı, sıradan vatandaşın, kayıtsız yetkeciliklere karşı tepki göstermesini teşvik etmektir. Devrimci bir kavram olarak katılım ortaya atılır.

Dergi

Mekan ve Toplum Dergisi no.1, 1978. Ön Kapak.

İlk sayısında yer alan manifesto, belirli mimarilar ve mekanlar hakkındaki düşüncelerin anlamlarını açıklar. Dikkat çeken husus ise mimarideki “süreç”e, onun motivasyonları ve sonuçlarına dair duyulan yoğun ilgidir. Mekan ve Toplum’un çeşitli sayılarında Enciclopédie’den Diderot makineleri ortaya çıkar. Makineler belirli bir Modus Operandi’nin (kaynakları yönetmek için rasyonel sistem) metaforlarıdır. Mimaride yaderkliğinin gerekliliği üzerine düşünceler, mimarinin meşruiyeti ve hesap verebilirliği konusunda tartışmalara işaret etmektedir. Bağlama dair katkılar tüm denemelerde tasdik edilir: Mekan ve Toplum’da, dikkatin dünyadaki en değişik yerel projelere verileceği beyan edilir. Kamerun’un kulübeleri ve Puglia’deki Trulli arasındaki tek temas noktası birbirlerinden farklı olmaları, doğdukları ortamın çeşitli bileşenlerinin çeşitliliği ile tutarlı olmalarıdır.
(GDC, Casabella-Continuità no. 200, 1954)

Villagio Matteotti

Terni, 1970. Matteotti tasarım modellerinin Sergisi.

1969 yılında İtalya, çalışma ortamında yeni hakların elde edilmesi ve toplumsal kazanımların resmileştirilmesini amaçlayan ilk büyük işçi hareketlenmeleri, fabrikalardaki yaygın grevler ve mücadeleler ile çalkalanmaktadır. Villaggio Matteotti bu tarihsel anda, Sıcak Sonbahar’da, ortaya çıkar. GDC katılımcı bir süreç önerir ve Terni çelik fabrikası işçileri de – çalışma saati süresince ve üstleri olmadan – tasarıma hemen katılır. GDC sosyal konut konusunda işçilerin simgesel görünümlerini genişletmek için bir sergi hazırlar. Sakinlerle birlikte ve Değişkenlik prensibine gore, 250 ev için 45 farklı konut çözümüne evrilmiş 5 tipoloji önerir. Değişkenlik, her ev için müstakil erişimler, aşamalı düzlemler üstüne konumlanmış teras sistemli özel bahçeler, yaya ve araç yolları arasında farklılışma anlamına gelir. İşçiler, Mekana erişim hakları konusunda güçlü bir siyasi bilinç elde ederler: 1974 yılında Fabrika Komiteleri çalışma alanlarının restorasyonu ile ilgili kararlara bile dahil olmak isterler. Belediye idaresi – 1975’te – Terni’deki sosyal konut için üç yılda bir yapılan planı hazırlarken Matteotti mahalle ilkelerinden esinlenmiştir.

Bürokrasi, dikkatli bir şekilde inşa edilmiş[…]teksesli bir tipolojiyi dayatma yoluyla kontrol sağlar. “Süreçler,” daha doğrusu, bürokrasiyi rahatsız eder çünkü çok fazla değişkeni riske atar, eleştiriyi harekete geçirir, katılımı teşvik eder:
(GDC, Sulla incontinente ascesa della tipologia /Type and Stereotype, Casabella, no. 509‐510 ,1985)


Terni, 1974. Fotoğraf Giorgio Casali.

paylaş
October 30, 2012

NCR-06: İstanbul’daki Küçük Üretim Bölgelerinin Geleceğini Tekrar Değerlendirmek

yazan

Konuk Editörlüğünü Ömer Kanipak’ın yaptığı NCR06 “Endüstri” sayfalarından Aslı Kıyak İngin imzalı bir metin

İstanbul’un tarihi kent merkezinde konumlanan ve üretim mirasının önemli ve hala yaşayan bir parçası olan küçük üretim bölgeleri son yıllarda bulundukları yerlerden çıkarılma baskısı ile karşı karşıya. El emeğine dayalı, usta çırak ilişkisiyle nesilden nesile aktarılan bu üretim şeklinin Türkiye’nin 2006 yılında taraf olduğu “Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması” sözleşmesine [1] göre korunması gerekiyor. Küçük üretim modelinin ve sahip olduğu kültürel mirasın korunabilmesi için de öncelikle içinde bulunduğu bölgeyle birlikte korunması gerekir. Tekil olarak bakıldığında önemsiz gibi görünen atölyeler bir arada oluşları ve birlikte ortak bir üretim ağına bağlı olarak çalışmaları sayesinde aslında büyük ve bölgesel bir ölçeğin de temsilcileridir.

İstanbul kent merkezinde farklı noktalarda ve konularda yoğunlaşan küçük üretim bölgelerinden biri de Karaköy ve Perşembe Pazarı ile İstiklal Caddesi’ne komşu olan ve 100 yıllık aydınlatma merkezi geçmişine sahip Şişhane-Galata bölgesidir. Bir anlamda kendi döneminin teknoloji üssü olma görevini üstlenmiş olan bölge, 20.yy sonunda finans sektörünün bölgeden ayrılmasıyla boşalan yapı stokunu devir alan teknoloji ithalatçıları, teknik donanım şirketleri ve gittikçe gelişen elektrik-aydınlatma sektörü sayesinde eski canlılığını sürdürebilmiştir.[2] Bölgenin sahip olduğu tüm bu tarihselliğe, sürekliliğe ve yıllar içinde oluşmuş zanaat bilgisine rağmen 2010 yılı sonunda onaylanan 1/1000 ölçekli Beyoğlu İlçesi Kentsel Sit Alanı Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planları[3], Şişhane bölgesindeki küçük üretimin tarihi dokuya zarar verdiği gerekçesiyle desantralizasyonunu kararlaştırmıştır. Aynı plan kararlarına göre daha önceki dönemlerde PERPA binasına taşınmak istenen ve başarılı olunamayan Perşembe Pazarı bölgesi de yenileme alanı ilan edilmiştir.

[ devamını oku ]

paylaş
October 30, 2012

Daha İyi Kentler, Daha İyi Yaşamlar: Mimar(lık)la Değişen Kentler Semineri

yazan

Oturum Yöneticisi: Prof. Dr. Ali Cengizkan
Konuşmacılar: Prof. Dr. Abdi Güzer, Öğr. Gör. Dr. Arif Çağlar ve Doç. Dr. Hatice Kurtuluş
Tartışma Oturumu: 30 Ekim 2012, 18:00

TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, bienal süresince mekân desteklerinin yanı sıra, “Mimar(lık)la Değişen Kentler” başlıklı bir tartışma oturumu düzenliyor. Aynı zamanda UIA Uluslararası Mimarlar Birliği’nin, 2012 Dünya Mimarlık Günü teması olan “Mimarlar Kentlerin Dönüştürücüsüdür” başlığıyla da ilişkili olarak hazırlanan tartışma platformu, günümüzün ağırlıklı gündemine dönüşen “dönüşüm” kavramını farklı boyutlarıyla ele almayı, kentsel mekânda ve yaşamda “kamusallık” kavramını çeşitli bakış açılarıyla tartışmayı yeni bakışlar sunmayı amaçlıyor. Oturumlarda; dönüşüm sürecinde mimarın ve mimarlığın rolünün ve sorumluluklarının tartışılması ve mimarlığın, dönüşümün içerisindeki toplumsal konumunun sorgulanması; küresel neo-liberal politikalar bağlamında “mimari ve kentsel tasarım”a metalaşma üzerinden bakarak, kamu hakları ve meslek etiği perspektifinden sürecin değerlendirilmesi; mimar(lık)la dönüşen kentlerin “kamu hakları” ve “toplum yararı” açılarından tartışılması; “tasarım ürünü” ve/veya “süreç” olarak “mimari ve kentsel tasarımın dönüşümü” ve sürecin içerdiği sosyal ve kültürel boyutlar bağlamında değerlendirilmesi gibi birçok başlık ele alınacak.

paylaş